Köken Sözlüğü
Türkçe'ye geçmiş kelimelerin kökenleri ve diğer Türk dillerindeki karşılıkları
Farsça Kökenli Kelimeler (80)
Ab
FarsçaSu
Farsça āb/āv آب
Abdest / aptes
FarsçaEl suyu, arınma, yunma
Fa ābdast آبدست/آب دست ab: su, dest: el
Abdesthane
FarsçaYunak
Fa ābdast آبدست/آب دست ab: su, dest: el+hane
Ahenk
FarsçaUyum, uygunluk
Fa āhang آهنگ
Asayiş
FarsçaGüvenlik
Farsça āsāyiş آسايش
Aşikâr
FarsçaAçık, apaçık, belli
Fa āşikār/āşkār آشكار
Ayin
FarsçaTapım, tapınma, töre
Fa āyīn آيين
Becayiş
FarsçaKarşılıklı değişme, değiştirim
Fa bacāyiş بجايش
Beddua
Farsçaİlenme, kargış, ah
Fa badduˁā بددعاء
Cenk
FarsçaSavaş, çarpışma, vuruşma
Fa/OFa cang جنگ
Çiftçi
FarsçaTarançı ve Taruman. Tar- kökü tarım sözcüğündeki sözcüktür.
Fa cuft جفت eş, iki şeyin biri, çift koşulan öküz
Derhal
Farsçaİvedi, andak, tez, çabucak
Fa darḥāl در حال
Derman
FarsçaEm, umar, ot, çözüm, otancak, toy (eskiden ilaç anlamı da vardı.), yakı
Fa/OFa darmān درمان
Dert
FarsçaAğrı, sorun, kaygı, bun, sıkıntı
Fa dard درد
Destan
Farsça1.Söylence, yır (Nogaylarda), anlatı 2. Eski Türklerde yomak, kay
Farsça dastān veya dāsitān دستان/داستان
Dürbün
FarsçaIrakgörür, bakaç
Fa dūrbīn دوربين
Endişe
FarsçaKaygı, tasa, üzüntü
Fa andīşa أنديشه
Enişte
FarsçaEski Türkçedeki çeşitli karşılıkları: yezde/yezne/cezne
Far Anguşta
Ferman
FarsçaBuyruk, başkal (emir, ferman anlamında kullanılmıştır.), yumuş (emir, ferman anlamında kullanılmıştır.)
Fa farmān فرمان
Gaddar
FarsçaBuyurgan, Kıyan (Eski Türklerde zalim, despot yerine kullanılmıştır.)
Fa ġaddār غدّار
Girdap
FarsçaBurgaç
Fa girdāb گِرْداب
Güzide
FarsçaSeçkin, Seçme, Seçilmiş
Fa guzīda گزيده
Hemcins
FarsçaTürdeş
Fa ham + Ar cins
Hemfikir
FarsçaOydaş, düşündaş, düşüncedaş
Fa ham aynı + Ar fikir
Hemşehri
Farsçaİldaş, yerdeş
Fa hamşahrī همشهرى
Henüz
FarsçaAzönce, Daha
Fa hanōz/ahanōz هنوز
Kahraman
FarsçaBatur, yiğit, koçak
Fa) ḳahramān قهرمان
Kalender
FarsçaAlçak gönüllü, ermiş, olgun, dünyadan geçmiş kimse
Far Kalenderīye tarikatından çıkan özel ad.
Kār
FarsçaOngu (eski Türklerde), getiri, kazanç
Fa kār كار 1. yapma, etme, iş, fiil, 2. yapan, eden, 3. meslek, gelir, getiri
Kerhane
Farsça1. İş yeri, işlik, (fabrika, atölye) 2. Genelev
Fa kār-χāna كارخانه
Kervan, kafile, katar
FarsçaEski Türkçede Tirkiş, arkış, taban, tapkur (tabur sözcüğü de buradan gelir.)
Fa kārbān/kārvān كاربان/كاروان kafile, katar
Keşan
FarsçaÇeken
Keşide
FarsçaÇekilen, alınan
Fa kaşīda كشيده
Kilk
FarsçaYazaç
Fa kilk کلڬ
Külhanbeyi
FarsçaKabadayı
Fa külhân کلخآن
Lacivert
FarsçaKovak/kevek
Fa lācivardī لاجوردي
Mehtap
FarsçaAyışığı
Fa meh مه +Fa tâb تآب
Meydan
FarsçaAlan, Ortalık
OFa miḏyān/mayān orta, ortalık yer
Mühür
FarsçaDamga
Fa muhr مهر
Mundar
FarsçaPis, kötü, ölüt, ölü
Fa murdār مردار
Orospu
FarsçaYosma, para karşılığı erkeklerle birlikte olan kadın
OFa rōspīk fahişe
Pabuç
FarsçaAyakkabı, çarık, edük
Fa pâ+pûş ۑآبوش
Peder
FarsçaAta, baba
Eski Farsça pitar
Pembe
FarsçaYagan
Fa panba پنبه pamuk
Pençe
FarsçaTarmak, beşli
Fa panc پنج beş
Rüzgâr
FarsçaYel, esinti
Fa rūzgār روزگار gün, gündüz, zaman
Sade
FarsçaYalın, süssüz, duru, gösterişsiz
Fa sāda ساده
Şalgam
FarsçaKızılca
Fa şalġam شلغم
Sarhoş
FarsçaEsrik
Fa sarχʷoş سرخوش
Şâyân
FarsçaDeğer, uyan, olur, uygun.
Fa şāyān شايان
Şeftali
FarsçaTombak
Fa şaftālū شفت آلو
Şehir
FarsçaBalık, bayar, (kent: Soğdca)
Fa/OFa şahr شهر
Siyah
FarsçaKara
Fa siyāh/siyah سياه/سيه < Sans śyāmá श्याम
Sûde
Farsça1-Sürülmüş, tarla gibi işlenmiş, 2-Boyalı, sürmeli.
Far.
Ten
FarsçaDeri, gövde
Fa/OFa tan تن beden, gövde
Tencere
FarsçaAşaç
Fa tangīra/tanḳīra تنگيره bakır pişirme kabı
Turuncu
FarsçaŞargıl
Fa turung/turunc ترنگ/ترنج
Üstat
FarsçaUzman, Eliuz
Fa ustād/
Vareste
FarsçaKurtulmuş, bağışık
Fa vārasta وارسته
Vaz caymak
FarsçaCaymak, dönmek
Fa bāz باز geri
Vaz geçmek
FarsçaCaymak, dönmek
Fa bāz باز geri
Vezir
FarsçaBuyruk (Göktürkler'de vezir ve bakan anlamında kullanılmıştır.), Danışman
Ar wazīr وزير
Yâd etmek
FarsçaAnmak
Fa yād ياد
Yâr
Farsça1. Sevgili 2. Dik yamaç, uçurum.
1. Fa yār يار yardımcı, arkadaş, dost 2. ETü yār dik yamaç
Yâren
FarsçaArkadaş, yoldaş
Fa yārān ياران dost, arkadaş
Yârenlik
FarsçaArkadaşlık
Fa yārān ياران dost, arkadaş
Yaver
FarsçaYardımcı, buyruk subayı
Fa yārvar/yāvar يارور/ياور
Yegâne
FarsçaTek, biricik, eşsiz
Fa yagāna يگانه biricik
Yek
FarsçaBir, tek
Fa yak يك bir
Yeknesak
FarsçaTekdüze
Fa yak يك bir + Ar nasaḳ نَسَق
Yeksan
FarsçaBir, düz, eşit, yerle bir, dümdüz
Fa yaksān يك سان bir gibi
Yekta
FarsçaTek, eşsiz, benzersiz
Fa yaktā يكتا
Yekten
FarsçaBirden, tekten
Fa yak يك bir
Zampara
FarsçaÇapkın, kadınsever, kadınatapar
Fa zanparast زن پرست
Zemin
FarsçaDüzlem, Yer, Taban, Dayanak, Töz, Kat, yerkatı, dayanak, düzlem
Fa zamīn زمين yer, toprak
Zengin
FarsçaBay, varlı, varlıklı, varsıl, atala, akçalı, bayraç, tuna,
Fa sangīn سنگين
Zira
FarsçaDemeli, bundan dolayı, şundan ötürü, bu nedenle
Fa zīrā زيرا çünkü, şundan ötürü
Zırh
FarsçaSavut, opçin (afşın/afşin)
Fa zirih زره savaş giysisi
Zor
FarsçaÇetin, Güç, Baskı, Sıkıntı
Fa/OFa zūr/zōr زور güç,
Zülf-i siyah
FarsçaKarasaç
Fa zulf-i+Fa siyāh/siyah سياه/سيه